31 Temmuz 2008 Perşembe

The Loneliness of the Long Distance Runner

Böyle bir film vardı, televizyonda seyretmiştim. Uzun mesafe koşucusunun yalnızlığı. Nedense 70'lerden önce çekilmiş filmleri sevmem, belki siyah beyaz oluşundan, belki de aradığım gerçekçiliği bulamayışımdan. Ama bu film o zamanların sinemasının izlerini taşımasına rağmen, çok içten, çok gerçekçi ve anlamlı bir film gibi gelmişti bana. Long Distance Runner ismini hep yakıştırdım kendime, şimdi de azıcık farkla da olsa yazacaklarımı bu isimli bu blog altında birleştiriyorum. Ne kadar yazarım bilmiyorum, eskiden baya yazardım, defterlere yazıyordum o zaman, şimdi ise az, az okuduğum ve seyrettiğim gibi (bir tek dinlemeyi azaltmadım). Diyorum ki, duyduğumu, gördüğümü, okuduğumu yazayım buraya, en çok da hissettiğimi, ki varolduğumu hissedeyim, böyle varoluyor insan. Tabii yalnızlık hep oluyor, ama tek başına olmuyor, bunları okuyorsanız misafirim oldunuz demektir. Belki bana, belki size ilaç olur bu sanal günlük. Belki de hiç bir bok olmaz, işe yaramaz, sadece 100-200 MB veri olur bir diskte.

Şaşalı cümleleri geçelim, neymiş yapacağım onu görelim...